İçeriğe geç

Allah’tan hakkıyla korkmak ne demek ?

Bir zamanlar, her şeyin fazlasıyla yoğun olduğu bir kasaba vardı. İnsanlar dertlerini, hayallerini birbirlerine anlatırken bir yandan da kollarına dövme gibi kazınmış endişelerini taşırlardı. Herkesin başka bir hikâyesi vardı. Ancak bu hikâyeler bazen yavaşça karanlık bir noktaya kayar, bazen de beklenmedik bir şekilde insan ruhunun derinliklerine inerdi. İşte bu kasabada, birbirini yıllardır tanıyan iki arkadaş vardı: Ahmet ve Zeynep. Farklı karakterlere sahiptiler, ama bir noktada yolları kesişmişti.

Ahmet ve Zeynep’in Yolculuğu

Ahmet, çözüm odaklı, stratejik bir adamdı. Onun için her şey bir denklem gibiydi; bir sorun, çözümünü bulduğu sürece sadece bir geçiş noktasından ibaretti. Her durumda ne yapması gerektiğini biliyor ve çoğu zaman diğer insanlardan önce harekete geçiyordu. Zeynep ise tam tersine, empatik ve ilişkisel bir yaklaşımla dünyaya bakıyordu. Her şeyin bir anlamı olduğunu ve her insanın bir hikâyesi bulunduğunu düşünüyordu. Zeynep, insan ruhunun derinliklerine inmeyi severdi. Ve belki de bu yüzden, Allah’tan hakkıyla korkmak ne demek sorusunu Ahmet’e sorduğunda, ona verilen cevaplar her ikisinin de hayatını değiştirecekti.

Allah’tan Hakkıyla Korkmak: Nedir?

Bir akşam, Zeynep’in evinde, birbirlerine çay ikram ederken Zeynep, içini dökmek için bir fırsat buldu. “Ahmet,” dedi, “Allah’tan hakkıyla korkmak ne demek?” Ahmet, bir an durakladı. Bu sorunun derinliğini hissediyordu, ama hemen cevap vermek zorundaydı. “Bence, Allah’tan korkmak demek, her anını bir denge üzerine kurmak demektir. Her adımda O’nu hatırlamak ve O’na yakın olmak…” diye başladı Ahmet. Ama Zeynep, sadece bir cevaba değil, bir duyguya ihtiyaç duyuyordu. Bu nedenle Ahmet’in sözleri, onu tatmin etmemişti.

Zeynep, sakin bir şekilde cevap verdi: “Bazen sadece O’na olan korku, insanı korkutan şeylerden daha güçlü kılar. Allah’tan korkmak, başkalarına zarar vermemek için sadece sınırlarımızı korumak değil, insanın kendisini bir başka dünyada hissetmesi, Yaratıcı’yla aradaki bağı derinleştirmesi değil midir?” Zeynep’in söyledikleri Ahmet’i derinden düşündürmüştü. O an, Zeynep’in aslında ne kadar haklı olduğunu fark etti. Korkmak sadece bir uzaklaşma değil, aynı zamanda bir yaklaşma biçimi de olmalıydı. Gerçek korku, insanın ruhunu saflaştıran, onu doğru yola yönlendiren bir korkuydu.

Gerçek Korku, Kalbe Derinlemesine İşler

Ahmet, Zeynep’in sözlerinden ilham alarak biraz daha içsel bir bakış açısı geliştirdi. Allah’tan hakkıyla korkmanın, sadece fiziksel bir korku olmadığını, insanın ruhunu ve kalbini derinlemesine etkileyen bir değişim olduğunu fark etti. Korku, ne sadece cezadan korkmak ne de sadece yaptıklarının bedelini ödemekle ilgiliydi. Gerçek korku, insanın kalbinde bir sevgi ve saygı bağı kurmakla ilgiliydi. O bağ, Allah’ın her zaman huzurunda olduğunu hatırlatan bir içsel huzur yaratıyordu. Bu korku, insana doğruyu ve yanlışı ayırt etme gücü veriyor, hayattaki zorlukları aşabilme yeteneği kazandırıyordu.

Zeynep’in bu derin anlayışı, Ahmet’in içindeki kaybolmuş olan huzuru yeniden bulmasını sağladı. “Zeynep,” dedi Ahmet, “Sanırım Allah’tan hakkıyla korkmak, insanın içindeki en derin hislere dokunmak ve onlara güvenmektir. Belki de korktuğumuz şeyler, aslında bizi daha güçlü yapacak şeylerdir.” Zeynep gülümsedi ve başını sallayarak, “Belki de…” dedi. Çünkü Zeynep, her zaman derin bir anlayışla bakmayı tercih ederdi.

İkisi de o akşam, Allah’tan korkmanın ne demek olduğunu bir kez daha düşündüler. Farklı bakış açıları, farklı yaşam tarzları, ama aynı derin korku ve sevgi… Ahmet’in çözüm odaklı yaklaşımı ve Zeynep’in empatik bakışı bir araya geldiğinde, ortaya çıkan şey, sadece Allah’a yakınlık ve O’na duyulan derin sevgi oldu. Her ikisi de bir kez daha anlamıştı ki, korku sadece uzaklaşmak değil, O’na yaklaşma şekliyle de derindir.

O gecenin sonunda, her şeyin ötesinde, bir dostluğun ve anlamın derinliğini hissettiler. Allah’tan hakkıyla korkmak, hem ruhsal bir arınma hem de kalpte bir aydınlanma yaratıyordu. Her şeyde bir denge vardı, ve bu dengeyi ancak gerçek korku ve sevgiyle bulabilirdi insanlar.

Sizde Hangi Yoldan Gidiyorsunuz?

Peki, siz Allah’tan hakkıyla korkmayı nasıl tanımlıyorsunuz? Bu hikâyedeki Ahmet ve Zeynep gibi farklı bakış açılarına sahip misiniz? Yorumlarda düşüncelerinizi paylaşın ve belki de bu hikâye, birçoğumuz için yeni bir bakış açısı yaratabilir. Hep birlikte bu yolda yürürken, birbirimize ilham verelim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mecidiyeköy escort
Sitemap
ilbet mobil girişsplash